Riding the fader, miks sırasında sinyal seviyelerini fader ile ayarlama (seviye olarak düşük yerleri açıp, yüksek yerleri kısma) işlemi için kullanılan, analog mikserler zamanında ortaya çıkmış bir terimdir. O zamanlar miks sırasında miks mühendisleri parçadaki tüm fader hareketlerini ezberleyip, miks stereo banta basılırken bunları gerçek zamanlı olarak tekrar ediyordu. Bazen bir mühendisin yetişemediği durumlarda iki, hatta üç kişi fader hareketlerini gerçekleştiriyordu. En ufak bir hatada başa dönmek gerekiyordu.

Büyük stüdyolardaki kayıt konsollarının bazılarında otomasyon özelliği vardı. Bu, işleri kolaylaştıran bir şeydi çünkü bütün fader hareketlerini tek tek hafızaya almak mümkün oluyordu. Böylelikle miksten emin olduğunuz noktaya geldiğinizde, tek seferde, hata yapmadan, miksi banta ya da DAT’a basabiliyordunuz. “Basabiliyordunuz” diyorum çünkü İngilizcede bu işlem “printing to tape” olarak geçiyordu. Bizde bazen “basmak”, bazen “yazmak”, bazen de “indirgemek” olarak kullanılıyordu.

Üst düzey kayıt konsollarında yazmış olduğunuz otomasyonu tekrar ederken fader’lar yapmış olduğunuz ayarlara göre hareket ediyordu. Bu özelliğe “flying fader” adı verilmişti. Miksi bitirdikten sonra fader hareketlerini izlemesi büyük zevkti!

Daha sonra dijital mikserler çıktı. Riding the fader yöntemi dijital mikserlerde de kullanıldı, fader hareketleri otomasyona kaydedildi.

Bugün artık birçok miks ‘in-the-box’ yapılıyor. Aslında değişen bir şey yok çünkü riding the fader yöntemini bilgisayar içinde yapılan miksler için de geçerli. Mouse ile kanalın volüm seviyelerini çizgiler çizerek ayarladığınızda aslında bir bakıma riding the fader yöntemini uygulamış oluyorsunuz. Tabii bunu mouse yerine bir kontrol ünitesi ile yapmak da mümkün.

Presonus FaderPort kontrol ünitesi

Riding the Fader x Kompresör

Kompresörü sinyal seviyesini otomatik olarak ayarlayan bir cihaz ya da yazılım olarak düşünebiliriz. Bu yaklaşım yanlış olmaz. Buradan yola çıkarak riding the fader yöntemi ile kompresörü birbirlerinin alternatifi olarak ele alabiliriz. Ancak burada dikkat etmemiz gereken bir nokta var!

Kompresör sinyal seviyesini ayarlarken sinyalin yapısı ile transient ve armonik içeriği üzerinde değişiklikler yapıyor. Bu değişiklikler, kompresörün üzerindeki attack, release ve diğer parametreler için yaptığınız ayarlardan tutun da kullandığınız kompresörün marka ve modeline kadar birçok etkene bağlı olarak farklılıklar gösteriyor. Riding the fader yönteminde ise böyle bir durum yok çünkü bu yöntemde sadece seviyeyi azaltıyordunuz ya da yükseltiyorsunuz.

Hangisini Tercih Etmeliyiz?

Peki, riding the fader yöntemi mi yoksa kompresör mü? Hangisini tercih etmeliyiz? Bu soruya verilecek en iyi cevap sanırım “bazen birini, bazen diğerini, bazen de her ikisini” olacaktır.

Neden böyle dediğimi hemen açıklayayım…

Yukarıda da belirttiğim gibi kompresör sinyalin yapısı ile transient ve armonik içeriği üzerinde değişiklikler yapıyor. Bu şekilde yazınca belki bunun kötü bir şey olduğu düşünülebilir ama aslında değil. Hatta bu çoğu zaman istediğimiz bir şey. Sese renk ve karakter katan bir şey. O yüzden piyasada farklı firmalar tarafından üretilmiş yüzlerce farklı model kompresör var. Hepsinin sese kattığı renk ve karakter farklı.

Diğer yandan riding the fader da çok gerekli bir yöntem çünkü bazen sinyalin yapısına dokunmadan sadece seviyesini ayarlamak istiyoruz.

Bazen de, hem riding the fader yöntemini hem de kompresörü birlikte kullanıyoruz…

Riding the Fader + Kompresör

Bugün modern prodüksiyonların hemen hemen hepsinde hem riding the fader yöntemi hem de kompresör birlikte kullanılıyor. Hatta birçok insan bunu fark etmeden yapıyor. Örnek olarak, vokal kanalında kompresör kullanıyorsunuz. Kompresör çalışırken bir yandan da parçanın farklı yerlerinde vokal seviyesini otomasyon çizgisini kullanarak farklı seviyelere ayarlıyorsunuz. Vokali az kaldığı yerde açıyorsunuz, çok geldiği yerde kısıyorsunuz.

Şimdi diyeceksiniz ki, bu zaten herkesin hep yaptığı bir şey…

Peki, neden uzun uzun yazı yazıyorum bununla ilgili?

Yazıyorum çünkü sıralama ve sinyal akışı büyük farklılıklara sebep olabiliyor.

Yazının ikinci bölümünde kompresörü ve riding the fader yöntemini birlikte kullanırken sıralama ve sinyal akışına değiniyorum, okumak için tıklayınız.

Teknik terimler için müzik teknolojisi, müzik prodüksiyonu ve ses kayıt terimleri sözlüğüne göz atabilirsiniz.

Benzer paylaşımlar için beni Facebook ve Twitter‘da takip edebilir, haberler için mesaj listeme üye olabilirsiniz. Teşekkürler.

Başlık fotoğrafı: hanmaili | Pixabay

© 2019 Ufuk Önen. Her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.