Kulaklıkla miks yapmak çok tartışılan bir konu. Bazıları kulaklıkla miks yapmaya sert bir biçimde karşı çıkıyor, bazıları ise kulaklık ile gayet iyi miksler çıktığını savunuyor. Benim bu yazıda bu tartışmaya katılmak veya bu tartışmada bir taraf olmak gibi bir amacım yok ancak kulaklıkla çalışırken şahsi olarak eksik kaldığını düşündüğüm iki noktayı paylaşmak istiyorum.

Inter-Aural Crosstalk

Kulaklıkla çalışırken eksik kaldığını düşündüğüm ilk nokta sol ve sağ kanalların karışımı. Hoparlörle stereo dinleme yaparken orta noktada durduğumuzda sol kulağımız ağırlıklı olarak sol hoparlörden gelen sesi duyuyor ancak bununla birlikte, daha az da olsa, sağ hoparlörden gelen sesi de duyuyor, üstelik biraz da gecikmeli olarak. Aynı şey sağ kulağımız için de geçerli. Bu duruma ‘inter-aural crosstalk’ adı veriliyor.

Kulaklık ile dinleme yaparken sol kulak sadece sol kanalı, sağ kulak ise sadece sağ kanalı duyuyor. Hoparlör ile dinleme yaparken oluşan sol ve sağ kanalların karışımı, yani inter-aural crosstalk, kulaklıkta olmuyor. Olmayınca stereo dağılım daha geniş, sesler ise genel olarak daha detaylı duyuluyor.

Bu, her zaman istenilen bir şey olmayabiliyor. Kulaklıkla yapılan miksler hoparlör ile dinlendiğinde stereo genişlik istenilenden daha dar duyulabiliyor, detaylar ve düşük seviyedeki sesler kaybolabiliyor.

Dikkat ederseniz kesin bir dille yazmıyorum, “kayboluyor” değil de “kaybolabiliyor” diyorum. Bazı miks mühendisleri kulaklık ve hoparlör arasındaki farkları çok iyi biliyorlar ve kulaklıkla yaptıkları mikslerde genişliğin, detayların, düşük seviyeli seslerin hoparlörde nasıl sonuç vereceğini çok iyi kestirebiliyorlar. Bu, yıllar içinde bende de oluştu ama ben yine de kulaklıkla dinleme yaparken inter-aural crosstalk eksikliğini çekiyorum.

Oda Akustiği

Kulaklıkla çalışırken eksik kaldığını düşündüğüm diğer bir nokta da oda akustiği. Özellikle kapalı kulaklıklar dinleyiciyi bulunduğu mekandan uzaklaştırıyor, adeta izole bir alana yerleştiriyor. Dinleme yaptığınız mekanın akustik özelliklerinin ses üzerinde herhangi bir etkisi kalmıyor.

Tabii bunun iyi bir şey mi yoksa köyü bir şey mi olduğu tartışılabilir. Eğer mekan akustik açıdan sorunluysa bu durumda hoparlör ile dinleme yaparken mekanın akustik özelliğinin ses üzerindeki etkisi elbette faydadan çok zarar şeklinde oluyor. Diğer yandan, kulaklıkla çalışırken sanki izole bir mekanda oturup dinleme yapıyormuş gibi olmak da bence doğal değil. Açıkçası, ben bunu kulaklıkla çalışmanın bir dezavantajı olarak görüyorum.

Bu arada, “Mekanların Akustik Özelliklerinin Sese Etkisi” başlıklı yazımda bir video paylaşmıştım, izlemediyseniz göz atmanızı tavsiye ederim.

Sonuç Olarak

Ben, yukarıda saydığım bu iki sebepten dolayı, çalışırken yıllarca hep monitör yani hoparlör ile dinleme yapmayı tercih ettim. Kulaklığı aralarda daha çok kontrol amaçlı kullandım. Ancak, bir süreden beri bir değişim eğilimi içinde olduğumu söylemem gerekir.

Beni tanıyanlar bilir, uzun yıllardan beri müzik ve genel olarak ses prodüksiyonun, profesyonel işler de dahil olmak üzere, kısmen veya tamamen ev stüdyolarında ve mobil konfigürasyonlarda yapılabileceğini savunurum.

Bence ev stüdyoları ve mobil konfigürasyonlardaki en zayıf halka hep işin dinleme kısmı olmuştur. Diğer halkalardaki problemler, eksiklikler bir şekilde çözülmüştür. Örnek olarak, evde yaylı grubu veya davul kaydedemediğiniz zaman profesyonel bir stüdyoya gidip, kaydı yapıp, kanalları evdeki projeye dahil etmek gibi.

Dinleme kısmında ise böyle basit çözümler (en azından hoparlörler için) pek olmuyor. Hoparlör ile dinleme yapmak istediğinizde pahalı monitörler alsanız bile bu sefer de oda akustiği devreye giriyor ve çoğu zaman evde buna müdahale etmek pek mümkün olmuyor.

Kulaklıkla dinleme yaparken ise yukarıda saydığım eksiklikler ortaya çıkıyor (en azından benim için). Ama kulaklık açısından yavaş yavaş çözüme ulaşıyoruz çünkü artık hem inter-aural crosstalk simülasyonu yapan hem de kulaklıkla dinleyen kişiyi bir mekan içine konumlandıran, sanki o mekanda hoparlör ile dinleme yapıyormuş algısı yaratan plug-in’ler var.

Bu tarz yazılımlar üzerinde uzunca bir süreden beri çalışılıyordu ama iyi olan haber bunların plug-in haline gelmiş olması (bu sayede makul sayılabilecek fiyatlarla satın alıp istediğimiz DAW içinde kullanabiliyoruz) ve bu plug-in’lerin artık ciddi derecede iyi sonuçlar vermeye başlaması.

Kulaklıkla Miks Yapanlara Plug-in Tavsiyeleri” başlıklı yazıma göz atmayı unutmayın! 😎

Teknik terimler için müzik teknolojisi, müzik prodüksiyonu ve ses kayıt terimleri sözlüğüne göz atabilirsiniz.

Benzer paylaşımlar için beni Facebook, Instagram ve Twitter‘da takip edebilir, haberler için mesaj listeme üye olabilirsiniz. Teşekkürler.

Başlık fotoğrafı: Ian BaldwinUnsplash

Inter-aural crosstalk çizimi: Ufuk Önen

Sol/sağ kulaklık görselleri Waves Audio sitesinden alınmıştır.

© 2020 Ufuk Önen. Her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.