Kulaklıklar, klasik şekildeki kullanımlarında, oda akustiğini tamamen devre dışı bırakır ve size sadece kaydettiğiniz materyali dinleme imkânı verir. Kulaklıklar editing işlemleri sırasında oldukça yararlıdır, çünkü monitör hoparlörlerinizde kaçırdığınız bazı detayları kulaklıkla çok daha rahat bir şekilde duyup yakalayabilirsiniz. Kulaklıklar, enstrüman veya seslerin stereo panorama içindeki yerlerini ve genel olarak stereo panoramayı kontrol etmek için de kullanılır. Tüm bir kayıt veya miksi oda akustiğinden izole bir şekilde yapmak bence pek iyi bir fikir değildir; şahsi görüşüm kulaklıkların sadece test ve kontrol amacıyla kullanılması yönündedir. Tabii sadece klasik şekildeki kullanımlarda…
“Klasik şekildeki kullanımlarında” diye özellikle vurguluyorum çünkü artık kulaklıkla dinleme yaparken oda akustiğini devreye sokmak, hatta 5.1 miks yapmak bile mümkün. Durum böyle olunca kulaklık sadece kontrol amacıyla kullanılan bir ekipman olmaktan çıkıp tüm kaydı ve miksi bitirebileceğiniz bir monitöre dönüşüyor. Belki şu anda bu kadar kesin konuşmak için çok erken ama en azından bunun için ilk adımlar atıldı: Waves firmasının Nx adlı plug-in’i üst sınıf stüdyoların akustiğini simüle edip kulaklığınıza yansıtıyor.
DaySequerra firması ise yakında piyasaya süreceği iMix Monitor adlı cihazla stüdyo ya da tüketici tipi herhangi bir kulaklıkla 5.1 surround miks yapmanıza imkan sunmaya hazırlanıyor. Waves Nx için ayrınıtılı bilgiye ve videolara buradan, DaySequerra iMix Monitor için tanıtım metnine ise buradan ulaşabilirsiniz.
Şimdi kısaca stüdyo tipi kulaklıklara bir göz atalım… Kulaklıklar da aynı hoparlörler gibi sealed (ya da closed) ve open (veya vented) olarak ikiye ayrılır. Bu iki tasarım arasında kalan bir de semi-open kulaklıklar bulunur.
Sealed (closed), Türkçe adıyla kapalı kulaklıklar, takıldığı zaman kulağı tamamen kaplar ve dış sesleri mümkün olduğunca keser. Kapalı hoparlörlerde olduğu gibi kapalı kulaklıklarda da alt frekanslar ya da diğer bir deyişle bas sesler fazla verimli değildir. Bu kulaklıklar büyük oldukları ve kulakları sıkıca kapattıkları için uzun süreli kullanımlarda rahatsızlık verir.
Open (vented), Türkçe adıyla açık kulaklıklarda kulağın üzerine oturan süngerli yumuşak parçalar bulunur. Açık kulaklıkların sesi kapalı kulaklıklara göre daha natüreldir. Açık kulaklıklar dışarıdan gelen sesleri fazla önlemez. Açık kulaklıkla kayıt yapan vokalist, spiker ve müzisyenler aynı anda hem mikrofondan gelen, hem de biraz olsun kendilerinin veya enstrümanlarının seslerini oda içindeki doğal halleri ile duyar. Hem bu sebepten hem de açık kulaklıkların kapalı kulaklıklara göre daha hafif, dolayısıyla daha az rahatsız edici olmasından ötürü stüdyo kayıtlarında müzisyenler ve spikerler tarafından açık kulaklıklar tercih edilir. Açık kulaklıkların dezavantajı, yüksek volümlerde kullanıldığında, çıkan seslerin kayıt mikrofonlarına karışmasıdır.
Hatırlatma yapmakta fayda var: kulaklıkla çalışırken farkında olmadan sesi fazla açmak, uzun sürelerle yüksek ses şiddetine maruz kalmak işten bile değil. Bu da kalıcı duyma bozukluğu açısından çok riskli! Bu konuda çok dikkatli olmalıyız.
Benzer yazı ve haber paylaşımları için beni Facebook ve Twitter‘da takip edin!
Başlık görseli: Daniel McAnulty
Comments by Ufuk Onen