İki bölümlük bu yazı dizimde alışılmadık yerlerde ve şekillerde kaydedilmiş ünlü albümlerden gözüme takılanları sizlerle paylaşmak istedim. İkinci bölüm için buraya tıklayınız.

Led Zeppelin – Led Zeppelin IV (1971)

Kayıt yeri: Headley Grange (Hampshire, İngiltere)

Headley Grange 1795 yılında inşa edilmiş eski bir düşkünler yurdu. 1870 yılında Thomas Kemp adlı bir kişi tarafından satın alınmış ve özel mülke çevrilmiş. Headley Grange 1960 ve 1970’li yıllarda birçok sanatçı ve gruba ev sahipliği yapmış. Efsane grup Led Zeppelin, Led Zeppelin III, Led Zeppelin IV, Houses of the Holy ve Physical Graffiti albümlerindeki parçaların bir kısmını burada kaydetmiş. “Stairway to Heaven”ın sözleri grubun Headley Grange’da yaptığı provalar sırasında yazılmış.

Jimmy Page, Led Zeppelin’den önce stüdyo müzisyenliği yapmış bir gitarist. Uzun zaman geçiren müzisyen ve mühendisler bilir, kayıt stüdyoları bazen gerçekten çok sıkıcı, hatta iç karartıcı olabiliyor. Muhtemelen Page de tipik stüdyo ortamında kurtulmak istediği için böyle bir yeri tercih etti.

Ben de kayıt stüdyolarında yıllarımı geçirmiş biri olarak artık yer altındaki stüdyolardan hiç ama hiç hoşlanmıyorum. Stüdyo bence üst katlarda ve mümkünse manzaralı olmalı, bir de mutlaka doğal ışık almalı! En azında kontrol odası! 🙂

Nine Inch Nails – The Downward Spiral (1994)

Kayıt yeri: 10050 Cielo Drive, Beverly Hills (California, ABD)

Trent Reznor Nine Inch Nails’ın en önemli albümlerinden The Downward Spiral‘ın büyük bir kısmını kiraladığı bu evde yazmış ve kaydetmiş. Hikayenin ilginç olan tarafı Sharon Tate ve misafirlerinin Charles Manson’ın “aile üyeleri” tarafından 1969 yılında bu evde öldürülmüş olması. Reznor, evde kurduğu stüdyoya “Le pig” adını vermiş. Bu isim cinayetin olduğu gece evin girişine kanla yazılmış olan “pig” (domuz) kelimesinden geliyor.

Bu hikayeyi ilk defa 90’larda duymuştum. Albümü ne zaman dinlesem bu hikaye aklıma gelir. Bence oldukça ürkütücü!

Tarantino, 2019 filmi Once Upon a Time in Hollywood‘un hikayesinde Sharon Tate ve Manson Ailesi’ne de yer vermişti.

Johnny Cash – At Folsom Prison (1968)

Kayıt yeri: Folsom Eyalet Hapishanesi (California, ABD)

At Folsom Prison, Cash’in 13 Ocak 1968’de Folsom Eyalet Hapishanesi’nde art arda gerçekleştirdiği iki canlı performanstan derlenmiş bir konser albümü. Folsom Eyalet Hapishanesi’nde kayıt yapma fikri Cash’in aklına burayla ilgili bir belgesel seyrettikten sonra gelmiş ama bu fikri hayata geçirmesi biraz zaman almış. Aslında bu gecikme iyi olmuş çünkü bu proje Cash için çok doğru bir zamanda gerçeklemiş. At Folsom Prison, 1960’lı yılların sonunda problemli bir dönem geçirmekte olan Johnny Cash’in kariyerini tekrar canlandıran albüm olmuş.

Bence o yıllar için oldukça orijinal bir fikir!

Albüm tutunca devamı gelmiş, Cash hapishane konser albümlerine devam etmiş.

Ek bilgi olarak, Metallica,”St. Anger” (2003) adlı parçasının video klibini San Quentin Eyalet Hapishanesi’nde çekmişti.

Bruce Springsteen – Nebraska (1982)

Kayıt yeri: Bruce Springsteen’in evi (New Jersey, ABD)

Evde kayıt yapmak bugün artık sıradan bir işlem haline geldi. Eskiden evde kayıt yapabilmek için büyük bir yatırım gerekiyordu. Analog bant kayıt cihazları, mikserler, efekt cihazları… Evinde stüdyoya sahip olan çok az müzisyen vardı.

Bruce Springsteen büyük bir isim. 1980’lerin başında da büyük bir isimdi. Şimdi diyeceksiniz ki, “Springsteen evinde bir stüdyo kurmuş, iyi ses mühendisleri bulmuş ve Nebraska‘yı kaydetmiştir, neresi ilginç bunun?”

İlginç olan Springsteen’in Nebraska‘yı evde kaydetmiş olması değil. İlginç olan, Springsteen’in Nebraska‘yı evde, kendi kendine, 4 kanallı bir kaset kayıt cihazına kaydetmiş olması.

Springsteen bu kayıtlar için sadece Tascam Portastudio ve Echoplex (tape delay efekt cihazı) kullanmış. Kayıtlara daha sonra başka bir stüdyoda dokunulmamış, orijinal halleri ile albüme konulmuş.

Bence Springsteen gibi büyük bir sanatçının o yıllarda böyle bir şey yapması çok cesur bir hareket!

Bir de bu iş tam benim sevdiğim minimal konfigürasyon ile DIY (Do-It-Yourself) kafası!

Nebraska, Rolling Stone dergisinin 2012 yılında yaptığı bir okuyucu anketinde Springsteen’in en beğenilen 5 albümü içinde seçilmişti.

Gorillaz – The Fall (2010)

Kayıt yeri: Çeşitli şehirler (ABD)

Gorillaz grubunun kurucularından Damon Albarn, The Fall albümünün tamamını 32 gün gibi bir sürede turne sırasında, yani yolda ve çeşitli şehirlerdeki otel odalaarında yazmış ve kaydetmiş. Burada esas ilginç olan, Albarn’ın bu işi 2010 yılında iPad ile yapmış olması!

Bence bu da Springsteen’in Nebraska albümü gibi oldukça cesurca yapılmış bir albüm!

Minimal konfigürasyon ve DIY kafası, üstelik de bir mobil cihaz ile!

The Black Keys – Rubber Factory (2004)

Kayıt yeri: Eski bir araba lastiği fabrikası (Akron, Ohio, ABD)

İlk iki albümlerini kaydettikleri ev satılınca yeni albümlerini kaydedebilecekleri bir yer arayan The Black Keys, kullanılmayan bir lastik fabrikasının ikinci katını kiralamış ve Rubber Factory adını verdikleri üçüncü albümlerinin prodüksiyonunu orada yapmış. Tahmin edebileceğiniz gibi Rubber Factory ismi albümün lastik fabrikasında kaydedilmiş olmasından geliyor.

Albümü fabrikada kaydetmeleri bence gayet “cool” bir hareket olmuş ama çok zorluk çekmişler… Fabrika aşırı sıcak oluyormuş, camları açamıyorlarmış ve akustik çok kötüymüş. Bir de eBay’den aldıkları ikinci el kayıt ekipmanı sürekli bozuluyormuş. Beş ay boyunca hem mekanla hem de cihazlarla adeta boğuşmuşlar.

Lastik fabrikası 2010 yılında yıkılmış ama en azından albüm kapağındaki çizimi ile popüler müzik tarihinde yerini almış.

İkinci bölüm için buraya tıklayınız.

Teknik terimler için müzik teknolojisi, müzik prodüksiyonu ve ses kayıt terimleri sözlüğüne göz atabilirsiniz.

Benzer paylaşımlar için beni Facebook, Instagram ve Twitter‘da takip edebilir, haberler için mesaj listeme üye olabilirsiniz. Teşekkürler.

© 2020 Ufuk Önen. Her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.