Yazının birinci bölümünü okumak için tıklayınız.

 

Ses Efektleri (1. bölümden devam)

Ses efektleri bunlarla sınırlı değildir. İnsan ve eşyalara bağlı sesler, ses efektleri içinde ayrı bir grubu oluşturur. Bu gruba örnek olarak ayak sesleri, bardağı masaya koyduğumuzda çıkan ses ve elbise hışırtılarını gösterebiliriz.

İnsan ve eşyalara bağlı sesler stüdyoda ‘foley’ tekniği ile kayıt edilir. Bu tekniğin adı 1940’larda Hollywood’da bir editör olan Jack Foley’in soyadından gelmektedir. Bu teknikte foley sanatçısı, filmi ekranda seyrederken oyuncuların hareketlerini benzer eşyalarla tekrar ya da taklit ederek ses efektlerini oluşturur. Bir foley stüdyosunda çeşit çeşit eşyalar, ayakkabı ve giysiler, ayak sesleri için tahta, mermer, çakıl gibi farklı farklı yüzeyler, su efektleri için küvet veya çocuk havuzu ve daha bir çok eşya ve araç gereç bulunur.

Kayıt edilebilir bu efektlerin dışında bir de doğada ya da gerçek hayatta bulunmayan, dolayısı ile kayıt edilemeyen efektlerin oluşturduğu bir grup vardır. Bu gruba örnek olarak uzay gemilerini ya da canavarları gösterebiliriz. Bu tip araç, eşya ve yaratıklar için özel olarak sesler tasarlanması gerekmektedir. Bu tamamen yaratıcı bir işlemdir. Synthesizer ve sampler ile yeni sesler oluşturularak ve mevcut sesler üzerinde (tersine çevirme, pitch ve süre değiştirme gibi) işlemler yapılarak, daha sonra da birçok ses birleştirilerek doğada ve gerçek hayatta bulunmayan yeni sesler tasarlanır. Bu sesler ‘designed sound effects’ (tasarlanmış ses efektleri) olarak adlandırılır.

Bilkent Üniversitesi COMD-361 Sound Design I dersimden bir kare

 

Bilkent Üniversitesi COMD-361 Sound Design I dersimden bir kare

 

Bilkent Üniversitesi COMD-361 Sound Design I dersimden bir kare

 

Müzik

Film ve televizyon dizisi gibi prodüksiyonlarda müzik kullanımını üç grupta toplayabiliriz: score, soundtrack ve kaynak müzik (source music).

Score, sadece söz konusu film için özel olarak bestelenen, genelde vokal ve söz bulunmayan, görüntüyü destekleyen ve gerektiğinde tamamlayan müziktir. Bu müzikler bir besteci tarafından filme senkron olacak şekilde yazılır.

Bazı yönetmenlerin score için sürekli çalıştığı besteciler vardır. Bunun en popüler örneği Steven Spielberg ve John Williams ikilisidir — Spielberg’ün hemen hemen bütün sinema filmlerinin müzikleri Williams imzalıdır. Bazı yönetmenler ise farklı bestecilerle çalışırlar ancak yine de tercih ettikleri, başka bir deyişle dönüp dolaşıp kapılarını çaldıkları besteciler vardır. Örnek olarak ilk aklıma gelenler Alfred Hitchcock ve Bernard Herrmann (Psycho, Vertigo, North by Northwest, The Man Who Knew Too Much); Tim Burton ve Danny Elfman (Batman, Batman Returns, The Nightmare Before Christmas, Beetlejuice, Planet of the Apes, Edward Scissorhands, Alice in Wonderland); David Lynch ve Angelo Badalamenti (Blue Velvet, Twin Peaks [televizyon dizisi], Twin Peaks: Fire Walk With Me, Wild at Heart, Mulholland Drive, Lost Highway); Luc Besson ve Eric Serra (Léon,La Femme Nikita, Fifth Element, The Messenger: Story of Joan of Arc, Le Grand bleu).

Soundtrack, filmlerde kullanılan, genelde sözlü ve popüler türlerdeki müzik parçalarına verilen isimdir. Bu parçalar genelde albüm haline getirilir ve satışa sunulur.

Kaynak müzik (source music), filmde herhangi bir karakter tarafından çalınan ya da radyo, televizyon gibi bir cihazdan gelen müziktir. Örnek olarak, filmdeki bir sokak müzisyenin çaldığı ve bizim (seyircilerin) duyduğu bir parça, kaynak müzik olarak değerlendirilir.

Müzik hem görüntüyü destekleyici hem de insanları etkileyici bir unsur olduğu için bir filmde ya da televizyon dizisinde müzik, özellikle score, kullanmamak aslında çok iddialı bir karardır. Bu sebepten dolayı müzik olmayan film çok azdır.

Score olmayan filmlere örnek olarak Birds(Alfred Hitchcock), No Country for Old Man(Ethan Coen & Joel Coen) ve Cloverfield‘ı (Matt Reeves) verebiliriz. Diğer yandan Tarantino gibi bazı yönetmenler filmlerinde sadece soundtrack kullanmayı tercih ediyorlar.

 

Görüntü için Müzik: Önemli Bir Pazar

Yazımın başında da belirttiğim gibi son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de müzisyen ve besteciler tarafından film, video ve dizi müziklerine gösterilen ilgi oldukça arttı çünkü bu alan müzisyenler için önemli bir pazar haline geldi. Yine yazımın başında bahsettiğim gibi, görüntülü herhangi bir program için müzik yazarken tabloyu bir bütün olarak düşünmemiz ve müziğin bu tablo içinde bir parça olduğu iyice kavramamız gerektiğini, bunu yapabilmek için de “film sesleri” hakkında bilgi sahibi olmamız gerektiğini düşünüyorum. Umarım bu yazı bir giriş ve başlangıç olarak faydalı olmuştur.

 

Teknik terimler için müzik teknolojisi, müzik prodüksiyonu ve ses kayıt terimleri sözlüğüne göz atabilirsiniz.

Benzer paylaşımlar için beni Facebook ve Twitter‘da takip edebilir, haberler için mesaj listeme üye olabilirsiniz. Teşekkürler.

Başlık fotoğrafı: Jeremy Yap | Unsplash

© 2018 Ufuk Önen. Her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.